13 Aralık 2010 Pazartesi

Küçük Kara Balık

"Küçük Balık bir sabah erkenden, daha güneş doğmadan annesini uyandırdı:
- Anneciğim, seninle biraz konuşmak istiyorum.
Annesi uykulu uykulu:
- Yavrucuğum, bula bula bu vakti mi buldun? Daha sonra konuşsak olmaz mı? İstersen gezintiye çıkalım ha, ne dersin?
- Hayır anneciğim, artık dolaşamıyorum. Buradan gitmeliyim.
- Mutlaka gitmen mi gerekiyor?
- Evet anneciğim, gitmeliyim.
- Ama, sabahın köründe nereye gideceksin?
- Irmağın nereye kadar gittiğini görmek istiyorum. Biliyor musun anneciğim, aylardır bu ırmağın sonu neresi diye düşünüp duruyorum. Ama hâlâ işin içinden çıkamadım. Dün geceden beri gözüme uyku girmedi. Nihayet, gidip ırmağın sonunu bulmaya karar verdim. Başka yerlerde neler olup bittiğini bilmek istiyorum. "

Benim küçük kara balıklı defterim de geçen sene bu vakitlerde bi zarfın içine girip Sivas'a gitti Rüvümün yanına.


Hand made defterlere bayılıyorum. Sinek Sekiz yayınevinin defterlerini de uzun zamandır takip ediyorum. Onlardan ilham alarak yapmıştım bu defteri, fotoğraflarımda gezinirken buldum biraz önce. Aklıma gelmişken bi yenisini daha yapıyım hazır sınavım falan yokken.