29 Haziran 2011 Çarşamba

Kalem etek

Sallamaçay 'cıığımdan gördüm bu etek modelini, evde bi kot eteğim vardı, kumaşın üstüne yatırıp sabunla etrafından çizdim, belini yükselttim çizdikten sonra, etek kısmına doğru da içe doğru çizdim, yani daralttım. Poplin kumaş kullandığımdan çok hafif bi etek oldu. Azıcık da içimi gösterir gibi oldu, hemen siyah penye kumaştan astar diktim içine. Giydim bile bi kaç kere. Ama malesef Aydın'da unutmuşum, bi dahaki gidişimde getircem artık.

Bu arada modelim Ablam :)
Kendisi benden 1-2 beden küçük olduğu için belinin arkasından eliyle tutmak zorunda kaldı :) Keşke fiziğim onun gibi olsaydı :)
Kolyesine de dikkatinizi çekerim :)





Hint şarkılarına olan aşkım depreşti yine, Avare filmi müziklerinden gelsin hemen bi tane,
buyrunuz efendim.
http://www.youtube.com/watch?v=o9HD2EyjatA

27 Haziran 2011 Pazartesi

Kitap Kolye, Kitap Ayracı

Bir tatilin daha sonuna geldik sevgili bloggerlar. Bu sene böyle oldu, yaklaşık iki hafta tatil yapabildim. Yaz okulu başladı bugün, sonra da staj zaten. Ama memnunum halimden. Yaz tatilleri haddinden fazla uzun çünkü okuyanlar için. Çalışmaya başlayınca bu günleri mumla ararım orası ayrı :D

Fotolarda gördükleriniz de tatil ürünleri. Çok eğlenerek yaptım. Hatta kendimi alamayıp baya bi yapmışım. Pasaja koydum bakabilirsiniz, hatta alabilirsiniz falan :)




Geçen sefer organze kurdeleden yapmıştım kitap ayracının sayfa arasında kalcak kısmını, bu sefer oyayla yaptım :) Tığ tutmayı özlemişim:)

Şarkı konusunda eskilere gidelim biraz.
Ajda Pekkan'dan gelsin, baksana talihe :)

20 Haziran 2011 Pazartesi

Ben bir oyuncak yaptım adı da Jüpiter.

Dikiş makinesiyle bütünleşmiş bulunuyorum:) Hazır tatilken değerlendiriyim istiyorum bütün zamanımı.Pek boş durmuyorum evde. Baya da verimli geçiyo doğrusu. Cuma İzmir'e dönmeden bütün yarım işlerimi de tamamlamam lazım. Yavaş yavaş yayınlarım yaptıklarımı. 

Bunu da dün yaptım. Anneme adı nolsun dedim, Jüpiter dedi, tamam dedim :) Kolunun arka kısmına işledim ismini. Kendisi sıcaklardan mayışmış durumda yatıyo yatağımın üstünde:)

Bu arada bu dönem aldığım tüm derslerden geçmişim çok mutluyum değmeyin keyfime :)






Yaratıcılığınızın tavan yaptığı verimli günler, geceler diliyorum :))

17 Haziran 2011 Cuma

2 mim ve başka şeyler içeren post

Önce mimlerle başlayalım, ikisi de Deep'ten geldi. İkisi de gerçekten değişik olmuş bence :))
İlki çilek mimi. 4 soru var, şu şekilde,
1- Şehir dışında bir yürüyüşte nefis çileklerle dolu bir tarlaya geldiniz. Mideniz guruldamaya başladı ve etrafta kimsecikler yok. Siz ve bedeva öğle yemeği arasında sadece bir çit var. Çitin yüksekliği ne kadar?

2- Bahçeye girdiniz ve çilekleri yemeye başladınız. Kaç tane çilek yediniz?

3- Birden çileklerini çalmakta olduğunuz çiftçi ortaya çıktı ve size bağırmaya başladı. Kendinizi savunmak için neler derdiniz?

4- Tüm olan biteni bir kenara bırakıp söyleyin, çileklerin tadı nasıldı? Ve çilek çalma maceranız sona erdikten sonra kendinizi nasıl hissettiniz?

Ve benim cevaplarım,
1-Çitlerin arasında mutlaka bi kapı vardır bence, evet buldum açıp girdim :D
2-30-40 tane yemişimdir heralde.
3-Çok acıktım başka seçeneğim de yoktu çaresizdim ve yedim.
4-Çiftçinin tutumu iyiydi ve kızmadığı için kendimi iyi hissettim, tadları nefisti :D

Kişilik analizi testi sanırım bu, umarım mimi başlatan cevapların analizleri konusunda yardımcı olur :D
**
İkinci mim ise şöyle:
Bir lamba cini çıksa karşınıza,
"Dile benden ne dilersen sahip" dese, bir tek dilek hakkınız ve düşünmek için de 1 saatiniz olsa
1)Ne yaparsınız?
2)Ne dilersiniz?
3)Dileğinizi seçmeniz kolay olur mu?

1) Madem bi saatim var, o zaman sakin bi yerde 1 saat düşünürüm
2) Bi saat düşünmem lazım şimdi bilemedim bak :D 
3) Hayır olmaz. Hem de hiç kolay olmaz. Ters giden büssürü şey var sonuçta, tek dilekle hepsini birden düzeltmek kolay olmasa gerek :)

Mimler bunlardı, mimlediklerim ise EvA ve Sallamaçay :)

**

 Şimdi de gelelim mini projemize. Geçen postta demiştim bu kutunun yapılışını anlatacağımı. Efenim altta görmüş olduğunuz fotolardaki kutumuz 1000 parçalık puzzle kutusu.




Yapılışını uzun uzun anlatıp yazı kalabalığı yapacağıma adım adım çizdim.
Malzemeler de göründüğü gibi kutu, kağıt, bant ve spray boya.
Aşamalar da çizimdeki gibi.
 Ben sonuçtan memnunum, kutunun içine müsvedde kağıtlarımı koyuyorum :)
**
Şimdi de gelelim bu sene çok moda olan ip bilekliklere. Yapımı çok basit, youtubete videoları mevcut. Kısaca anlatmak gerekirse, bi kaç renk aynı uzunlukta ip kesip tepesinden bağlıyoruz, daha sonra hangi ipin dışta görünmesini istiyorsak onu ayırıp diğerlerini tutam halinde tutuyoruz ve tek kalan o dışta görünecek iple tutam üzerine düğüm atıyoruz, makremede yaptığımız düğümler gibi. Bu kadar basit :)
 **

 Bu da benim çok sevdiğim bardağım. Öle paylaşıyım dedm tamamen gereksiz bi paylaşım aslında :D
**

 Size bizim Bambamın bi kaç karesiyle hoşçakalın demek istiyorum. Kendisinden şimdilik ayrıyım çok özledim :/







Post şarkısı da tek bi şarkı olmasın bu sefer.
Mabel Matiz dinleyiniz efendim, beni çok etkiliyor kendisi. Bakalım sizdeki etkisi nasıl olucak..

13 Haziran 2011 Pazartesi

Fringe


Sen nasıl güzel bi dizisin böyle Fringe. Tamam uçuk kaçık çok fazla konu var ama adı üstünde sınır bilim :D Karakterler on numara. Dr. Bishop geçen gün ağlattı hatta beni :/ Çok yetenekli. 2. sezonun sonuna geldim biticek diye korkmuyo değilim :D 





Hazır tatile girmişken dizi film oyun üçlüsüyle geçiriyorum günlerimi :D
Oyun demişken click point oyunları çok seviyorum. Machinarium, Samarost, Green Hills ve şimdi de The Tiny Bang Story. Bilgisayar oyunları sevmeyenlere bile sevdirir bu oyunlar ben kefilim :D

Hadi kendinize iyi bakın, öpore.

5 Haziran 2011 Pazar

2 mim 2 broş

EvA ve Rory mimlemiş beni.
İlk mim gıcık olduğumuz şeyler. Güzel bir mim ama o kadar gıcık olduğum şey var ki hangisini yazcağımı bilemiyorum :D Ailem ve arkadaşlarım bu konuda müzdarip, sevdiğin şeyleri bize yaz ver ona göre davranalım diyolar :D Hatta ablam huysuz şirin der bana. Neyse ben başlıyım yazmaya :D
*Ağzını şapırdatarak yemek yiyenlere
*Ben yemek yerken ve uyurken yanımda sigara içilmesine
*Yazın bir iki ton daha esmerleşmeye
*Günün uyku zamanı dışındaki zamanlarda yatılmasına
*Bişeyi bilmediği halde biliyomuş gibi savunanlara
*Okuldaki hocalara yaranmak için komik duruma düşenlere
*Gözlerinin altına beyaz sürüp ışılldak gibi gezenlere
*Kapı çarpılmasına
*Korkutucu şakalar yapılmasına
*Gıdıklanmaya
*Sürekli aynı ritimdeki müziklere
*Ailemin yanına gittiğimde çat kapı gelen misafirlere
*Her ettiğini facebook durumuna yazanlara ve kendi profil fotosunda kendini etiketleyenlere
*Ve her sevgili değiştirdiğinde ilişki durumuna sevgilisinin ismini ekleyenlere, beraber çekildikleri fotoların altına nal kadar şiir yazanlara, ayrılınca bütün fotoları kaldıranlara
*Yemek yaparken gelip karışanlara...

Aklıma gelenler bunlar, siyaset konusuna girmek istemedim yoksa liste uzar da uzar devlet adamlarına olan düşüncelerimden dolayı.

İkinci mim ise yalan hakkındaki düşüncelerimiz. Yalan söyler miyiz?
Tabiki söyleriz. Ama yeri, zamanı ve alışkanlık edinmemek çok önemli. Zamanında söylenmiş bi yalan hayat bile kurtarır o derece :D ama ben yine de söylememeye özen gösteriyorum. Zaten sonra ne söylediğimi unutunca iyice fena oluyo durum. Ne demiş ünlü biri,  " yalan söylemeyin, ne dediğinizi hatırlamak zorunda kalmazsınız. " Çok da güzel söylemiş, durumu da özetlemiş bence :)

Mimler için teşekkür ediyorum, üstüne alınmak isteyenlere de gönderiyorum:)


Ve sıra geldi broşlara. Sergun adlı bloger çok güzel işler yapıyor tahta parçalarıyla. Broşlar, magnetler, süsler.. Sayfasında gezinirken çok güzel üç tane kitap figürü gördüm, onun kadar olmasa da çizmeye çalıştım. Ben tahta değil mukavva kullandım. Ve boya olarak tabiki de akrilik. Üstüne cila niyetine de parlatıcı oje :) Bence Sergun'un sayfasına bir göz atın, pasajı da var, beğendiğiniz ürünleri sipariş de edeblirsiniz.





Defterime dikkatinizi çekerim zira kendisi yenidir :) Şimdi kullandığım bitsin hemenn buna başlıcam. Bu arada defterin altındaki kutu hakkındaki post çok yakında :D Beklemede kalın.

Bi de kapanış şarkısı.

Ajda Pekkan'dan geliyor. Azıcık nostalji yapalım.
http://www.youtube.com/watch?v=MxjJaztJyho

4 Haziran 2011 Cumartesi

Finaller olur da benim aklım dikişte boyalarda olmaz mı hiç!!

Yine bir final haftası, yine tutuşan paçalar ve yine ben :D
Genelde her sene final dönemi acayip gergin olurum, ama bu sene daha bi gerginim, çünkü 3. sınıf oldum ve okulun uzamaması için bir sürü dersimi verip seneye maksimum alabileceğim kredi sayısını doldurmamam lazım. Alttan 96335 dersim olduğu için hem finallerimin süper geçmesi hem de yaz okulunda alabilceğim derslerin açılması gerekiyor. Öyle işte, bakalım akıbetim ne olcak :D

Şimdi gelelim size göstermek istediğim şeye. Öncelikle minyatür çalışmalarına ağzım açık bakakaldığım, nasıl bir sabra sahip diye merak ettiğim, süper yetenekli bi blogerın sayfasını incelemenizi istiyorum. http://www.evangelione.com/.
 Küçücük bebekler, minyatür eşyalar arasında en çok beğendiğim minyatür bavullar. Kolye olarak tasarlamış kendisi. Ben de bu sabah yapıcam ben bunu leyn dedim, ve yapamadım :D Ucundan kıyısından benzedi ama istediğim gibi olmadı tabi. Kolye yerine küpe kutusu falan olarak kullanırım artık :D

İşte fotolar.






*




Aslında yapmak istediğim buydu utanarak yayınlıyorum :D




Bu da EvA için bavulun parçaları:)
İnce kartonlar bavulun içini, mukavvalar da dışını oluşturuyor. İnce uzun şeritler karemsi parçaların etrafına dolanıyor. Açıklayıcı olmuştur umarım :)