16 Temmuz 2023 Pazar

İple Ayna Çerçeve Kaplama

Makrome modası hep vardı ancak son yıllarda daha çok ön plana çıktı. Bunda kullanılan iplik seçeneklerinin artmasının da etken olduğunu düşünüyorum. Eskiden tek tip kaygan makrome ipleri kullanılır, bunlarla çanta, sarkaç gibi eşyalar yapılırdı. Son yıllarda daha çok %100 pamuk ve soft mat renklerde seçenekler kullanılır oldu. Bunlarla hem ev dekorasyonunda hem de giyim eşyalarında çok güzel çalışmalar yapılıyor. 

Benim de makrome tekniği ile yapılmış bir kaç çalışmam var ve bir tanesi de çerçevesi evin genel havasına uymayan bir aynamızın bu dönüşümü oldu. Aslında önce çerçeveyi boyamayı düşündüm ama çok basit olacaktı. Sonra çerçeve satın alayım dedim istediğim gibisini bulamadım. 
Sonra düşününce aklıma iplerle makromeden şeritler örüp yapıştırmak geldi. Neden şerit yapıyorum direk çerçeve üzerine makrome örgü havasıyla yapıştırabilirim dedim ve ortaya böyle bir şey çıktı.
İpi çerçevenin bir köşesinden sıcak silikon ile gelişigüzel yapıştırmaya başladım. Yaklaşık 20 dakika içinde yeni aynam hazırdı. 

Ben sonuçtan çok memnun kaldım. Yapmak isteyenlere ilham olması dileklerimle. 




Sevgiler

Gonca


14 Temmuz 2022 Perşembe

Yeni ev - Tadilat - Mutfak

Dün dolunay vardı. Dolunay günü bazı sayfaları kapatmak, yarım kalan işleri toparlamak, fazlalıklardan kurtulmak gerekiyormuş. Instagramda bu bilgi karşıma çıktığında ben de telefonumdaki karmaşayı azaltmak için düzenleme çalışmalarına başlamıştım. Tatlı bir tesadüf oldu. 

Kullanmadığım uygulamaları sildim önce. Sonra kategorilerine göre gruplandırdım. Gerekli gereksiz indirdiğim dosyaları sildim. En son da galeriye baktım. "Home" klasörümde gezerken de blogumun varlığını hatırladım. Çünkü liseden beri dekorasyon bloglarını takip ederim. Bunun yanı sıra Pinterest'te yılların birikimi bir dekorasyon albümüm, Youtube'ta yenileme videolarında harcanmış dakikalarım var :) 

Blogumu çok severdim. Daha DIY kavramı Türkiye'de yeni yeni duyulurken ben burada bir sürü proje yapmıştım. Her hafta yeni bir tanesini yapmak için emek ve zaman harcardım. Yayınlayıp okuyucularımla etkileşime girdikçe de mutlu olurdum. Sonra bu tip bloggerlar çoğalıp hepsi instagramda anlık paylaşımlarla beğeni ve yorum alma çılgınlığı yarışına kapılınca ve yaptığım şeyin basitleştiğini görünce iyice soğudum. Aslında yine proje yapmaya devam ediyorum. Sayıca belki azaldı ama hiç bırakmadım. Galerim hala yaptığım ama paylaşmadığım DIY projeleri ile dolu. 

Bu projeleri blogumda yayınlamak, fotoğraflara bakarak anılarımı not almak, 3 yıl sonra bloguma dönmek iyi gelecek düşüncesi ve bayram tatilinin de rahatlığıyla yeniden yazmaya karar verdim. Çünkü ara ara bloguma gelip eski yayınlarımı okumak bana iyi geliyor. Unutup gideceğim bir çok şeyi burada görünce tekrar hatırlamak hoşuma gidiyor. 

Evet o zaman ilk yayınımla başlıyorum.

***

Geçen yılın sonunda ev aldığımızda yılların dekorasyon bilgi birikimini kullanmanın vakti geldiği için çok heyecanlıydım. Aldığımız ev klasik detaylara sahipti. Yerler, kapılar, dolaplar, duvarlar yıpranmıştı. Ve özellikle tadilatı daha çok kendi imkanlarımızla ve ekonomik olarak yapabileceğimiz şekildeydi.

Eve taşınmamız için 1 ayımız vardı. 1 ayda satın alımdan elimizde kalan para ile en çabuk hangi tadilatı yapabiliriz diye düşündük. Sırasıyla duvarların boyanmasına, tahta tabanların zımparalanıp cilalanmasına, mutfak, balkon ve koridorun yerlerine seramik kaplanmasına, mutfak duvarındaki parlak fayansların sıvanmasına, kapıların boyanıp kapı kollarının değişmesine, mutfak dolaplarının boyanmasına, tezgahın değişmesine karar verdik. 

Bu saydıklarımdan mutfak dolaplarınn boyanması dışındaki tüm işlemler için 1 boya ustası, 1 de seramik döşeme ustası ile anlaştık. Mutfak dolaplarını da eşim ile birlikte boyadık.

Her instagram kullanıcısı Cadence boyalar ile yapılan dönüşümlere şahit olmuştur :) Ben de mutfak dolapları oldukça sağlam olduğu için bu akıma kapıldım ve gerekli malzemeleri satın aldım. Açıkçası şu an hangi üründen kaç kg kullandım hatırlamıyorum ama ilk siparişimden sonra 2 kere daha sipariş vermek zorunda kaldığımı hatırlıyorum. 

Öncelikle mutfağın ilk halini şuraya koyayım.



Öncelikle dolap kapaklarını çıkardık. Boyanacak yüzeyleri silip kuruladık, hafif zımparaladık ve ilk katı rulo fırça ile boyadık. Her kat arası en az 24 saat bekledik. Her kat sonrası bir sonraki kata geçerken yine hafif zımpara yaptık. Toplam 3 kat boyadık. Son kat sonrası 3 gün bekledik ve mat vernik uyguladık. Vernik de 2 gün kuruduktan sonra tüm kapakları yerine vidaladık. Ayrıca dolap aralarındaki fayansları da aynı dolaplardaki teknikle boyadık. Yazarken kolay geliyor ama neredeyse 10 günümüzü aldı. İş çıkışlarında eşimle birlikte boyacılık yaptık. 

Biz mutfak dolaplarını boyarken boya ustası da mutfak duvarlarındaki fayansların üzerlerini sıvadı ve boyadı. Seramik ustası da yerleri tamamladı. Mutfak dolaplarınn boya işi tamamlandıktan sonra İKEA'dan aldığımız ahşap tezgah için anlaştığımız usta ile mutfak tezgahını yerleştirdik.  

İşte bu da son hali.





Bizim içimize sindi. Sonrasında mutfağa başka detaylar da ekledik, onlar da başka bir yayının konusu olsun :)

Gonca 

14 Haziran 2019 Cuma

Sade yaşam

Less is More quote against blue watercolor

Kaç eşyayı sırf ucuz diye alıyoruz?
Kaç kilo sebzeyi ve meyveyi tüketemediğimiz için çöpe atıyoruz?
Kaç kere bir saatlik kahve keyfimiz için doğada yüzyıllarca çözünmeyecek plastikler kullanıyoruz?

Bu soruları kendime sorduğumda "gerçekten neden bunları yapıyorum?" ile "bir tek benimle mi kurtulacak dünya" arasındaki ince çizgide gidip geliyorum.

Sadelik, sade yaşam, arınmak, sıfır atık, doğa, doğallık, minimalizm ...

Bana çağrıştırdığı şeyler çok hoş ve güzel. Peki yapabiliyor muyum? Bu kelimeleri hayatıma uyarlayabiliyor muyum? Bazen evet bazen hayır.

Mesela sırf hatıra diye sakladığım, kutularda, dolapların içinde duran eşyalardan vazgeçeli bir süre oluyor. Yazılı sayfaların fotoğraflarını çektim ve elektronik ortamda depoladım.

Kendime yabancıların "beeswax wrap" dedikleri, pamuk kumaşa balmumu kaplama ile kuru yiyeceklerimi saklayabileceğim bezler yaptım. Streç film ya da buzdolabı poşeti kullanımımı bu sayede baya azalttım. (Yapımını ilerleyen günlerde paylaşmak isterim.)

Bez çantalar ile malum hepimiz son zamanlarda daha çok içli dışlı olduk. Öncesinde de kullanıyordum ama artık özellikle markete giderken bez çantasız gitmiyorum.

Dışarı çıkarken suyumu evden kendi termosuma doldurmaya özen gösteriyorum.

Bambu saplı diş fırçası kullanıyorum.

Cilt yıkama süngerlerim kabak lifinden.

Bunlar şimdilik hayatıma adapte edebildiğim şeyler, ancak şampuan, deterjan kutuları, bebek bezi, ıslak mendil, marketten aldığım çoğu şeyin paketleriyle nasıl başa çıkabilirim bilmiyorum.

Her akşam kapıcıya verdiğim dolu çöp poşetini gördükçe üzülmeye devam ediyorum.

En çok da meyve/sebze atıklarımı da bu poşetlerin içinde gönderdiğim için vicdanımı çok rahatsız hissediyorum. Bir bahçem olsa, kompostumu yapsam, yeni bitkilere vitamin olsa...
Ne kadar basit bir istek.
Bir o kadar da imkansız.

Hayatımı sadeleştirme konusunda eşyalarda durum böyle iken, peki ilişkilerde nasıl?

Kendimi yakın hissetmediğim halde kaç kişiyle arkadaşlık yapıyorum?
Sosyal medyada takip ettiklerim bana ne katıyor?
Onlardan ne öğreniyorum?

Bunlar üzerinde daha fazla düşünmem gerek.


Sadeleşme üzerine yazmaya devam edeceğim...

20 Mart 2018 Salı

Hamsiköy Sütlacı

Zamanında bi güzel yapmışım, fotoğraflamışım, bloga yüklemişim ve taslaklarda bırakmışım.

Tarifiyle birlikte yazısnı yazarım demişim ama hangi tarifle yaptığımı bile unutmuşum :)

Silmeye elim varmadı. 

Başlığın Hamsiköy sütlacı olduğuna bakmayın, asla yerini tutmaz. En güzelini tabi ki orada yapıyorlar, imkanınız varsa yerinde yiyin, yemyeşil manzaraya karşı. Üzeri de bol fındıklı olsun. 

Afiyet olsun. 

Sevgiler
Gonca