Düşündüm de keşke
benim annemin de bir bloğu olsaymış. Ben doğmadan önce neler yapardı, benim
doğumumla hayatı nasıl değişti, nelerden hoşlanırdı, beni büyütürken ne
durumlarla karşılaştı, yaşı ilerledikçe hayata bakışı nasıl değişti okuyup
öğrenirdim ne güzel. Ne tam fotoğraf albümü gibi, ne tam tarif defteri, ne de
anı defteri gibi. Hepsi birden. Bu nedenle ben de bloğumu oğluma adamaya karar
verdim.
Belli başlı tarihleri online takvimime not ediyorum ancak bunları detaylı
olarak yazdığım bir defterim yok. Bu sayede bloguma daha duzenli vakit ayırmış
olurum hem de :) Bi taş iki kuş hesabı :)
Şu an servisteyim. İşten eve dönüş yolundayım. Sanırım bundan sonra serviste
daha çok post hazırlayacağım. Çünkü Buca-Bornova çevre yolunda neredeyse her
gün iş çıkışı saatlerinde trafik sıkışıklığı olmaya başladı. Güzelim trafiksiz
İzmir'imde de artık trafik problemi var yani :( Eve ulaşmam bazı günler bir
buçuk saati buluyor (normal şartlarda 15dk). Artık hava karardığı için kitap da
okuyamıyorum. Post hazırlamak belki bu sıkıcı yolculuğu eğlenceli hale
getirebilir :)
Aslında bu yazıya vesile olan online takvimimdeki 27 Eylül'deki "diş
<3" notuydu. Şimdi konumuza geri döneyim o vakit :)
Fehmi beş buçuk aylıkken alttan iki dişini çıkardı. Salya miktarı bu dönemde tavan yaptı. Ara ara minik minik ateşi çıktı ama ilaç vermeyi gerektirecek kadar olmadı çok şükür. Diş kaşıyıcılarımız salatalik ve havuç oldu. Ama dişler birazcık çıktıktan sonra bu ikisi çok tehlikeli olmaya başlıyor. Minik minik tırtıkladığı için artık parçalar kopabiliyor ve boğazına kaçabiliyor. O nedenle artık vermiyoruz.
Şimdilerde 6,5 aylık oldu ve salyası yine artmaya başladı. Önlüğünü takar takmaz su içinde kalıyor. Yeni dişlerin mi habercisi bilemiyorum :)
Bir sonraki Fehmi'ye dair yazım, hayatımızdaki dönüm noktalarından biri olan ek gıda konusu olucak sanırım. Zira onunla yatıp onunla kalkıyoruz. Google yakında dile gelip yeter diycek diye korkmuyor değilim :)
Sevgiler
Gonca