Hamileliğim Allahıma şükürler olsun çok rahat geçti.
İlk trimesterı pek hatırlamıyorum. Büyük bir bölümü uyuyarak geçti :) Hiç mide bulantım, kusmam, koku hassasiyetim olmadı. Sadece yiyip içip uyudum :)
İkinci trimester genelde hamileliğin balayı gibi geçermiş. Dedikleri gibi de oldu. Karnım henüz büyümemişti. İşe gidip gelmekte pek sıkıntı yaşamadım. Sadece artan iştahım ve çabucak dolan midem aralarında anlaşamadılar o kadar :)
Üçüncü trimester, yer çekimiyle ve kapasitesi azalmış idrar kesemle savaş halinde geçti. Sürekli yere bir şeyler düşürdüm ve büyüyen karnım sayesinde almakta çok zorlandım. Geceleri en az
3 kere çişe kalktım. Yatakta sağdan sola dönmek bile zorken üç kere yataktan kalkmak ne kadar zor olabilir siz tahmin edin. Bunun dışında artık iyice hissedilen tekmeler, minik adamın hıçkırıkları, odasının hazırlıkları, alışverişler son trimesterın en güzel yanlarıydı :)
Ve doğum hikayem.
37inci haftadaki çatı muayenesi sonrası moralim biraz bozuldu. Çünkü normal doğum için yeterince geniş değil dedi doktorum, ama çok da dar değil dedi. Bekleyelim görelim dedi.
Ben hep 40 haftaya kalmadan gelir bebeğim diye düşünüyordum. 38de gelir, bilemedin 39da diye geçiriyordum içimden. Ama kendisi 40+3te gelmek istedi :)
Sabaha karşı 4te ilk sancı geldiğinde içimi bir heyecan kapladı :) Sonra aralıkları azalarak aynı şiddette devam etti. Bu sırada duş aldım, biraz uyudum, kahvaltı ettim. Saat 8'de nişanım geldi. Biraz daha bekleyip, doktorumu aradım hastaneye gel dedi. 12 gibi hastaneye giriş yaptık. Henüz hiç açılmamıştım. Kendi sancılarım açılmaya yetecek şiddette değildi. Yatışım yapıldı, suni sancıya başlanıldı. Sancıların şiddeti giderek artmaya, ben de açılmaya başlamıştım. Artık dayanamayacağım boyuta ulaşmıştı sancıların şiddeti. Epidural takıldı, bir doz iğne yapıldı. Sancıların şiddetini daha az hisseder oldum, dinlenme fırsatı bulmuştum. Epiduralin etkisi geçmeye başladı ve sancılar yine dayanılmaz boyuta ulaştı, bir doz daha epidural yapıldı. suni sancının hızı artırıldı, böylece açılmam hızlandı. Gece 10 buçuktan sonrası benim çığlıklarım, ağlamalarım, doktorumla yaptığımız ıkınma egzersizleri, su kesesinin patlatılması ile geçti. Nihayet yeterince açılmıştım ve bebek de iyice aşağı inmişti. Doğumhaneye alındım. Doktorumun komutlarıyla, ebemin ve eşimin yardımıyla çalıştığımız gibi ıkınmaya başladım. İki ıkınma arası artık nefes almaya bile takatımın kalmadığını hatırlıyorum. Nihayetinde, saat 23:15'te doğum gerçekleşti. O anki rahatlama paha biçilemez. Birden tüm acılarım ve yorgunluğum dinmişti. Dikişlerim atılırken doktorumla tekstil sektöründen sohbet ediyorduk :)
Bebeğimiz 4 kilo 40 gr olarak dünyaya geldi. Boynuna kordon dolanmıştı ve biraz da içerde kakasını yapmıştı ama çok şükür ki ikisi de bir sorun teşkil etmedi.
Doğumumun kolay olduğunu söyleyemeyeceğim. Okuduğum, dinlediğim, hayal ettiğim bir doğum gibi değildi. Zordu ama kesinlikle buna değerdi. Allah isteyen herkese bu duyguyu yaşatsın dilerim.
İlk bir haftamız geçti bile. Doğum kadar zor olan başka bir konu da emzirme konusu. şimdilik düzene oturtmaya çalışıyoruz. Bu konuda da ne kadar okuduysam izlediysem de bebek kendi emme zamanını, tarzını kendi yaratıyor. Çatlaklar için de herkes bir şey söylüyor. Ben ayva çekirdeği jeli kullanıyorum. Düzelmesine çok az kaldığını hissediyorum.
Artık blogumun yeni bir konusu daha oldu.
Canım oğlum Fehmi Tuna.
Bakalım bizi ne maceralar bekliyor.
Sevgiler.
Gonca
Allah analı babalı büyütsün.
YanıtlaSilTurgay Aksoy, Amin, çok teşekkürler :)
SilAllah analı babalı büyütsün, vatanına milletine ve ailesine hayırlı bir evlat olsun. Ve yolu hep ışık olsun. :)
YanıtlaSilElif, canım çok teşekkür ederim güzel dileklerin için, öpüyorum :)
SilTebrik ederim arkadaşım :)
YanıtlaSil